Sahur ve Bir Yudum Huzur: Orucun Başlangıcı
Ramazan’ın o sessiz, huzurlu sabahlarında, Kayseri’nin uykusuz sokaklarında yalnız başıma yavaşça yürürken, sahur vaktinin bittiği ve orucun başladığı o anı hatırlıyorum. O an ki duygularımı anlatmak zor. Bir yanda, sahurun bitişiyle birlikte başlayan orucun yükü, diğer yanda ise içimde yükselen bir huzur vardı. Ne zaman o an geldiğini bilsem de, her seferinde farklı bir anlam taşırdı. “İmsak vakti” derlerdi buna. O vakit, insanın ruhunun uyanışı gibiydi.
Sahurdan Sonra: Kaybolan Zaman
O gün, normal bir Ramazan sabahıydı. Kayseri’nin soğuk, ama bir o kadar da yakıcı olan sabahına uyanmıştım. Bilirsiniz, sahur vakti, bir şekilde insana hep ağır gelir. O kahvaltıyı yaparken, annemin mutfaktan gelen sesleri, yanımda bir hayatın varlığını hatırlatıyordu. Ama o seslerin, bir yanda huzur veren, diğer yanda giden zamanla savaşan bir etkisi vardı.
“Biraz daha ye,” demişti annem. Ama gözlerimde, içimde, kalbimde bir boşluk vardı. Bu Ramazan’ın sahurunun sonuna gelirken, belki de içimdeki eksikliği hissediyordum.
Saat, tam 4:30’u gösterdiğinde, içerideki duygularımı bir kenara bırakıp, balkona doğru yöneldim. Gözlerim yıldızlarla dolu karanlık gökyüzünde kayboldu. İşte o an, Kayseri’nin o serin sabah rüzgarı, ruhumun derinliklerine kadar nüfuz etti. İmsak vakti geldiğinde, aklımda bin bir düşünce vardı: “Bu Ramazan nasıl geçecek? Kendi iç yolculuğumda neler keşfedeceğim?” O zaman, içimdeki huzursuzluk bir kenara, bir anlık huzur beni sarhoş etti.
İmsak: Ramazan’ın Başlangıcı
İmsak vaktinin tam da o an, sahurun son bulduğu ve orucun başladığı andı. O ince çizgi… Sanki dünya bir duraklayıp, zamanı bekliyor gibi hissediyordum. İmsak, Ramazan’ın başlangıcına, orucunun başlamasına işaret ederdi ama benim için, çok daha derin bir anlam taşırdı. O an, insanın içindeki kalp kırıklıklarını, üzüntülerini, umutlarını tümüyle bir kenara bırakıp sadece bir an için kendini dinlemesi gerekiyordu.
İmsak vaktinde, kaybolan her şeyin yerine yeni bir şeyin gelmesi gerektiğini düşündüm. Bir gün önceki öfkelerim, kırgınlıklarım, dargınlıklarım o sessiz vakitte kaybolmuş gibi geliyordu. O an, her şeyin durduğu ve yeniden başladığı zaman dilimiydi. İçimdeki karanlık yerlerin, aydınlıkla buluştuğu o sessiz an…
Orucun Yükü ve İçsel Değişim
Saat ilerledikçe, oruç başlamak üzereydi. Vücudum hala sahurdan kalan ağır yemeklerin etkisiyle biraz hantal, ama ruhum çok farklı bir yerdelerdi. Orucun başlangıcı, fiziksel bir şeyden öte bir şeydi: içsel bir değişim. İçimde bir umut ışığı doğmuştu, ama biraz da belirsizdi. Kendime bir hedef koyuyordum, ama bu hedef, sadece perşembe günü yapılacak olan iftar değildi. Benim hedefim, oruç sürecinde kalbimi temizlemek, içimdeki kırıklıklara biraz olsun huzur getirebilmekti.
Bir yanda, orucun başladığı anın verdiği huzur, diğer yanda ise belirsizliğin ve açlığın yavaşça yaklaştığı duygu vardı. O anlar, yıllarca içimde biriktiği gibi, biriktikçe büyüyordu. Zamanla, o ince çizgide durmak ve “İmsak vakti”nin içinde kaybolmak, bana her yıl yeniden kendimi bulmamı sağlıyordu.
İmsak’tan Sonra: Bir Yudum Huzur
İmsak vaktinin sonrasında, orucun başladığı zaman diliminde birkaç saniye kaldı. Kayseri’nin her sabahı gibi, oruç da günün başlangıcına bir işaret gibiydi. Ama bu başlangıç, her zaman çok farklıydı. Sahurdan sonra gelen bu an, insanın içindeki duygulara anlam katan, insanı dönüştüren bir andı. Birbirini takip eden her Ramazan sabahı, insanın içindeki umutla daha da parıldıyordu.
İçimden geçen tüm kırgınlıkları, hayal kırıklıklarını bırakıp, sadece oruçla ilgili hissettiklerimi düşündüm. “Bir yudum huzur bulsam yeterdi,” dedim. Ve işte o an, huzurun gelmeye başladığını hissettim. O imsaktan sonra, içimdeki karanlıklar bir bir silinmişti.
Sonuç: İmsak Vakti, Bir Başlangıçtır
İmsak vaktinin bittiği, orucun başladığı o an, benim için sadece bir dini zaman dilimi değil, bir dönüşüm anıydı. Kayseri’deki o serin sabah rüzgarı gibi, içimdeki tüm korkular, belirsizlikler ve hayal kırıklıkları da yavaşça kayboluyordu. Bazen, her sabah, hayatın ne kadar hızlı geçtiğini unutuyordum. Ama imsaktan sonra her şeyin daha farklı, daha anlamlı olduğunu fark ediyordum. O an, yeniden başlamak için bir fırsattı.
Ve oruç, sadece bedenin susması değil, aynı zamanda ruhun derinliklerinden bir haykırıştı. Sahur vaktinin bittiği, orucun başladığı o an, hayatı yeniden keşfetmek için mükemmel bir başlangıçtı.